Twitter'da Paylaştıkların Otomatik Facebook'ta da paylaşılsın

3 Nisan 2015 Cuma



Peki Twitter hesabınızı Facebook’a nasıl bağlarsınız?
1. Twitter’a giriş yapın.
2 . Sağ üstteki dişli simgesine tıkladığınızda çıkan menüden Profili düzenle‘ye tıklayın.

Dişli simgesine tıklayıp Proili düzenleye tıklayın
Ayarlardan Profili düzenle’ye tıklayın
3. Açılan sayfanın en altına inip Facebook’a bağlan linkine tıklayın.
Facebook'a bağlan simgesine tıklayın
Facebook’a bağlan simgesine tıklayın
4.  Eğer Facebook’a bağlıysanız twitter uygulaması için izin vermeniz gerekecek, bağlı değilseniz kendi hesabınızla Facebook’a giriş yapıp twitter uygulamasına gerekli izinleri vermek için Tamam‘a tıklayın.
Twitter uygulamasına izin verin
Twitter uygulamasına izin verin
5. Eğer herşey yolunda gittiyse Hesabın Facebook’a bağlı yazısını göreceksiniz, yolunda gitmeyen birşey varsa yukarıdaki basamakları tekrar edin. Ayrıca bu ekrandan Facebook’a göndermek istediğiniz tweet çeşitlerini seçebilirsiniz.
Twitter hesabınız Facebook'a artık bağlı!
Twitter hesabınız Facebook’a artık bağlı!
Mentionlar (@) ve Direkt Mesajlar (DM) Facebook’a gönderilmez!
İşte bu kadar basit! Artık attığınız tweetler otomatik olarak Facebook’a gönderilecek ve duvarınızda görüntülenecek!

Continue Reading...

Twitter Takipçi Sayısını Arttırmak İçin 10 Stratejik Yöntem

Doğruyu söylemek gerekirse Twitter’da takipçi sayısını arttırmak çoğu zaman işe yarar. Fakat Twitter hesabınızı sizi ilk fırsatta terk edecek takipçilerle doldurmanın da bir alemi yok. Bu yüzden hedef hiçbir zaman yalnızca takipçi sayısını arttırmak olmamalı, sizi takip edecek kişiler twitlerinizi retwitletmeye elverişli veya twitlerinize karşı etkileşime geçecek, engagement’ı yüksek kişilerden oluşursa @kullanıcıadı ancak o zaman başarıya ulaşır.
Dolayısıyla hedefiniz sadece takipçi sayınızı arttırmaksa bu yazıyı okumanıza gerek yok, twitter takipçi sayısını otomatik olarak arttıran birçok program mevcut, çoğu da işe yarıyor, onları kullanabilirsiniz. Yok eğer markanıza ilgi duyacak kaliteli takipçi sayısında bir artış istiyorsanız, aşağıdaki yöntemler fazlasıyla işinizi görecektir. Ben kaliteli twitter takipçisini sitenize google’dan gelen organik trafiğe benzetiyorum.Yani, anahtar kelimelerinize ilgi duyan, yaptığınız işe karşı hevesli olan, vermiş olduğunuz hizmetinizdeki gelişmeleri heyecanla izleyen organik takipçiler. İlk fırsatta sizi takip etmeyi bırakmayacak, parayla satın alınan takipçiye göre çok daha fazla sadakatli ve muhtemelen başka tüketicilere hakkınızda olumlu mesajlar veren viral elçiler…
Lafı fazla uzatmadan kaliteli ve iyi takipçi sayısına ulaşmak için uygulamanız gereken 10 yönteme göz atalım:
1- Arka planı özelleştirin
Kurumsal kimliğinizi yansıtmayan bir twitter profiliyle fazla ilerleyemezsiniz. Sizi siz yapan, rakiplerinizle aranızdaki farkı oluşturan ögelerin başında ne gelir? Logonuz ve sattığınız ürünler… O zaman fazla zaman geçirmeden, kurumsal kimliğinizi yansıtacak bir arka plan çalışmasına başlayın. Bu arka plan logonuzu ayrıca en ünlü birkaç ürününüzü içerecek bir görsel olabilir. Profesyonel tasarımcıların işin içine el atması fena olmaz. İlk izlenim çok önemlidir, 7 saniye kuralını unutmayın. İlk izlenim için yalnızca 7 saniyeniz var.
2- Twit zamanlamasını doğru yapın
Her sosyal mecra kullanıcısının kendine özgü ziyaret alışkanlıkları var. Twitter için de bu durum geçerli. Çok fazla retwit edileceğini düşündüğünüz iletileriniz kimi zaman hiç değer görmeyebilir. Böyle bir durumda yanlış zamanlamadan şüphelenmelisiniz. Verimsiz bir zamanda attığınız twit, takipçilerinizin o saatlerde twitter’da olmamasından dolayı görünmeyebilir, ya da takipçiniz kendi hesabına girinceye kadar sizin attığınız twit, başkalarının twitleri arasında kaynayabilir. Twitter’da engagement ve twit için en uygun zamanı inceleyen birçok araştırma olsa da siz siz olun bunları kulak ardı edin, çünkü her markanın takipçisi farklı profile sahiptir. Bundan ötürü geçmiş twitlerinizin etkileşim ve retwit miktarına bakarak size en uygun twit zamanını verecek bir araca ihtiyacınız var. Bunun için hootsuite ya da Buffer gibi bir araç kullanmalısınız.
3- Takipçilerinizle Etkileşimi Sağlayın
Takipçilerinizin sorduğu her soruyu cevaplamaya çalışın. Sizi mention ettikleri bir konuda onları hatırladığınızı gösterin. Gerekirse siz de onları mention edin, hatta sıkı takipçilerinize özelden mesaj atıp onure edebilirsiniz. Her saniye twitterda olmanız mümkün olmadığı için Tweetbeep gibi bir araç kullanın. Tweetbeep’in özelliği, hesap oluşturduğunuz takdirde twitter’da hakkınızda söyelenen herşeyi e-mail yoluyla size iletmek.
4- Rehber olun: Neden takip edilirsiniz?
a) Bir konuda uzmansınızdır ve bildiklerinizi paylaşırsınız, konunuza ilgi duyanlar ve ne kadar çok şey bildiğinizi görenler, bilgilerinizden faydalanmak, yeni birşey öğrenmek isterler, bu yüzden sizi takip ederler.
b) Sektöründe iddialı bir markasınızdır ve rekabet avantajınız vardır. İnsanlar markanız hakkındaki yeniliklere şahit olmak ya da başkalarına ne kadar ‘’cool’’ bir markayı takip ettiklerini göstermek için sizi takip ederler.
c) Tarkan, Cem Yılmaz veya Mehmet Öz gibi popüleritesi yüksek, herkesin tanıdığı kişisel bir markasınızdır ve insanlar sizi desteklediklerini size, hem de kendi ağında bulunan kişilere göstermek için sizi takip ederler.
d) Nedensiz yere, takip dilmek için takip edilirsiniz ki bu bir anlam ifade etmez.
e) Farklısınızdır. Bir sektörde veya bir işte farklı olmak için iki şey gerekir. Birincisi bir şeyi ilk defa yapmak, diğeri ise yapılan bir işi en iyi şekilde yapmaktır.
Yukarıdaki maddelerden ilk ikisi kontrol edebildiğiniz değişkenler. Herkesin uzman olduğu bir konu vardır, o zaman harekete geçin ve uzman olduğunuz konu hakkında bir blog yazmaya başlayın, eğer blog yazmak sizi çok yoruyorsa uzmanlık alanınızla ilgili bilgilendirici twitler atın. Kendinizi anlatan bir web sitesi oluşturmaktan çekinmeyin, kim olduğunuzu, neler yaptığınızı, neler düşündüğünüzü web siteniz üzerinden herkesle paylaşın. Bunun için programcı olmanıza gerek yok, birçok şablon site makul ücret ödemeniz durumunda, flash tabanlı dikkat çekici tasarımlar yapmanıza olanak tanıyor.
İkinci seçenek olan ‘’cool’’ bir marka olmak da sizin elinizde. Lufthansa, P&G, Mashable, Audi gibi şirketler çoğu insanların kafasında mükemmel izlenimler bırakmış, bunun sebebi açık: İyi bir kurumsal kimlik çalışması, müşteriyle yakın temas (müşteriye ulaşabilecek ve müşterinin ulaşabileceği her kanalı kullanmak), kusursuza yakın ürün. Eğer küçük bir markaysanız ve bunlar için yeterli sermayem yok diyorsanız, sosyal medya ve dijital pazarlama araçlarını kullanarak az maliyetle büyük işler başarabilirsiniz.
Uzun lafın kısası insanlara takip edilmek için nedenler vermelisiniz.Ürününüz, bilginiz ya da farkınızla kendinizi belli etmeli, rehber olmalısınız. Eğer yukarıda bahsedilen nedenlerden birine veya birkaçına sahip değilseniz ya da en azından bu yönde ilerlemek istemiyorsanız bu yazıyı okumayı hala bırakabilirsiniz.
5- Dikkat çekici/Bilgilendirici twitler atmak
Dönüp en çok retweet ettiğiniz iletilere bakın. Retwitlenen twitlerin en büyük sebebi muhtemelen aşağıdaki iki seçenekten biridir;
  • Farklı bir bilgi
  • Bilindik sıradan birşey, fakat uslup ve yaklaşım farklı
Özellikle istatistiki veriler içeren bilgilendirici twitler fazlasıyla twitlenir.
İnsanlar basit yüzdelik dilimleri retwitlemeye eğilimlidir.
Bu durumda twitinizin retwitlenmesi, böylelikle takipçi sayınızı arttırmak için iki opsiyonunuz var.
Birincisi bilgilendirici twitler, ikincisi uslubu farklı twitler.
6- Sizi takip eden kişileri takip edin
Eğer birisi sizi takip ediyorsa size değer veriyor demektir. Siz de onlara değer verdiğinizi gösterin ve onları takip edin. Eğer hedef kitleniz ki sizi takip etmektedir, sektörünüz hakkında twitler atıyorsa inceleyin, sizin de öğreneceğiniz şeyler mutlaka vardır. Sizi takip eden birisini takip etmediğinizde bir süre sonra o da sizi takip etmeyi bırakabilir.
7- Diğer sosyal medya hesaplarınızda twitter kullanıcı adınızı görünür bir yere koyun
Twitter dışında Myspace, Linkedin, Pinterest, Facebook, Slideshare gibi platformlarda da twitter hesabınızı paylaşın,hatırlatın. Örneğin; Slideshare sunumlarınızın sonuna ‘’ beni/bizi twitter’dan takip edebilirsiniz @kullanıcıadı’’ yazabilirsiniz.
8- Popüler twitlerinizi tekrar edin
Şöyle bir geriye dönüp bakın ve ‘’engagement oranı’’ yüksek olan twitlerinizi yeniden twitleyin. Çünkü ilgi gören twitleriniz bazı kişilerin gözünden kaçmış olabilir ya da o twitten sonra çok fazla yeni takipçi kazandıysanız, yeni takipçilerin ilgisini çekebilirsiniz.
9- İndirim kuponları veya promosyon ürünleri verin
Takipçi sayınızı arttırmak için yapabileceğiniz en verimli işlerden biri de onları cezbetmek, sizi takip etmeleri için geçerli bir neden sunmak. Kim bedava bir şeyler istemez ki?
Örneğin web sitenizde zaman kısıtı koyarak şöyle bir bilgilendirme yapabilirsiniz: ‘’Bizi 20 Mart’a kadar takip edin, ………. hediyelerinden birini kazanmak için çekilişe katılmaya hak kazanın’’. Eğer sağlam bir ürününüz var ise hediye olarak ürününüzü ortaya koyabilirsiniz. Bir beyaz eşya satıcısının çamaşır makinesi vermesi gibi.
10- Takipçi avına çıkın
twitter.com/search’e girerek faaliyet gösterdiğiniz sektörün anahtar kelimesiyle arama yapın
Mesela, sosyal medya alanında faaliyet gösteriyorsanız ‘’sosyal medya’’ kelimesini search kısmına yazın ve aratın. Karşınıza çıkan sosyal medya ile ilgili twit sahiplerinin çoğu sosyal medyaya ilgi duyuyor diyebiliriz. (inceleyip,ayıklama yapabilirsiniz). Bu kişileri takip etmekten çekinmeyin veya tartışmalara katılın ya da twitlerine yanıt verin.
***Bilgi: Bu seçenek direk hedef kitlenizdeki takipçileri arttırmak için değil, takipçi sayınızı arttırmak için iyi bir yöntemdir. Çünkü bedava ürün almak isteyen ve ürününüze ilgisi olmayan çok insan da sizi takip etmeye başlayacaktır.
Continue Reading...

Ertuğrul Gazi kimdir?

2 Nisan 2015 Perşembe

Oğuzların Bozok kolunun Kayı boyuna mensuptur. Babası Gündüzalp, annesi Hayme Ana’dır. Eşi Halime Hatun’dur. Osmanlı Devleti’nin kurucusu olan Osman Bey’in babasıdır. Ertuğrul Gazi’nin diğer oğulları Saru Batu Savcı Bey ve Gündüz Bey’dir. Kardeşleri ise Sungur Tekin, Gündoğdu ve Dündar’dır.

IX.asırda Ertuğrul Gazi’nin ataları, yaklaşık 50 bin veya 70 bin hane olmak üzere diğer Oğuz boyları ile beraber Moğol istilasının da etkisiyle Buhara ve Semerkant (Özbekistan) üzerinden Ceyhun nehrini (Amuderya’yı) geçerek Horasan (Türkmenistan) bölgesinin Merv /Mohan şehrine yerleştiler.

XI.asrın 2.yarısında Selçuklular’la beraber Azerbaycan üzerinden DoğuAnadolu’ya Van Gölü’nün batısında yer alan Ahlat’a ulaştılar. Burada Selçuklu Beyleri ile beraber Gürcüler’e ve Trabzon Rum İmparatorluğu’na karşı gaza ve fütuhata katıldılar. Bir süre bu bölgede kaldıktan sonraErzurum ve Erzincan’a, oradan da güneye inerek Halep taraflarına göç ettiler. Bir rivayete göre; Kayıhanlıların reisi Gündüzalp (Süleymanşah), Halep’te Caber Kalesi’nin kuzey batısında Fırat nehrini geçerken boğularak vefat etmiştir. Şimdi Türk Mezarı olarak bilinen Suriye’deki bu mezar Gündüzalp’e atfedilmektedir.

Gündüzalp’in vefatı üzerine, Kayıhanlılar’ın bir kısmı Halep’te kaldı, bir kısmı ise Çukurova’ya göç etti. Çukurova’da da Kayıhanlılar ikiye bölündü. Aşiretin bir kısmı Gündüzalp’in dört oğluyla birlikte kuzeydoğuya doğru hareket ederek Erzurum-Pasin ovasına, Sürmeliçukur’a göç etti. Burada aralarında anlaşmazlık çıktı. Gündüzalp’in büyük oğulları Sungur Tekin ve Gündoğdu’nun da içinde bulunduğu aşiretin bir kısmı asıl yurtlarına, Horasan’a döndüler. Ertuğrul Gazi, annesi Hayme Ana ve küçük kardeşi Dündar’ın bulunduğu aşiret ise bir müddet Sürmeliçukur’da kaldıktan sonra batıya doğru hareket etti. Bir rivayete göre; bu yolculuk sırasında Erzurum-Sivas arasında yer alan Yassı Çimen’de Selçuklular ve Harezmşahlar arasındaki savaşta idaresindeki Kayıhanlılar Selçuklu safında yer almışlar ve Harezmşahlar’ın yenilmesini sağlamışlardır. Bir başka rivayete göre ise; Kayıhanlılar Sivas-Hafik’te gerçekleşen Selçuklu-Moğol savaşında yenilmek üzere olan Selçuklu ordusuna yardım ederek Selçukluların safında yer almış ve Moğolların yenilmelerini sağlamışlardır.

Selçuklu Sultanı I.Alâeddin Keykubat, Ertuğrul Gazi idaresindeki Kayıhanlıları bu savaşlardaki hizmetlerinin karşılığında ödüllendirdi veAnkara’nın batısındaki Karacadağ’ı kışlak-yaylak olarak verdi. Bu müjdelihaber Kayıhanlılar Kayseri’de bulunurken, Selçuklu başkenti Konya’ya gönderilen Ertuğrul'un oğlu Saru Batu Savcı Bey tarafından getirildi. Anadolu’daki ilk konak yeri Karacadağ’dır. Böylece ilk olarak tarih sahnesinde görünmüştür.

Ertuğrul Gazi Karacadağ’a yerleşince, Ankara ve Eskişehir arasındaki bölgede gaza ve fütuhat faaliyetlerine başladı. Anadolu’nun batı kısmı o devirde Türkler için bir gaza diyarı idi. Kendilerine “uçbey” adı verilen ve sınırlarda gaza ve fütuhatta bulunan diğer Türk beyleri gibi Ertuğrul'a de uç beyliği verildi. Uçbeyi olarak Bizans şehir ve kasabalarına karşı akın ve gazalarda bulunan Ertuğrul Gazi’ye, Selçuklu Sultanları I.Alaeddin Keykubat ve II.Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından kumandanlık/devlet adamlığı payesi verildi.

I.Alaeddin Keykubat, Selçuklu arazisine saldıran Rumlara hem ders vermek hem de batı (Bizans) sınırlarını itaat altına almak amacıyla İnegöl ve Yenişehir’e akın düzenledi. Bu akında öncü kuvvetlerin komutanı olarak Selçuklu hizmetindeydi. Ermeniderbendi’nde Bizans ordusu ağır bir yenilgiye uğratıldı. Bu zafer sonrası Sultan, Ertuğrul Gazi’yi taltif ederek Eskişehir (Sultanönü) ve çevresini ikta/dirlik olarak verdi.

Kayıhanlıların şanını yüceltmek ve İslam’ın cihad emrini, cihan mefkûresini yerine getirmek isteyen Ertuğrul Gazi’nin batı uc bölgesinde gaza hareketlerinde bulunmaya başlaması; ileride kurulacak olan devletin siyasi hayatında uc geleneğinin yerleşmesine ve Bizans üzerine daimi gaza hareketlerinin yapılmasına vesile oldu.

Selçuklu Devleti’nin Moğolların idaresi altına girdiği bir zamanda (yıkılma sürecinde) Anadolu’daki Türk Beylikleri Selçuklu’dan ayrılırken, Ertuğrul Gazi vefakarlık göstermiş ve Selçuklular’a bağlı bir uç beyi olarak faaliyetlerini sürdürmüştür. Bu vefakârlığının yanı sıra gaza-cihad gibi manevi bir yükümlülüğü kendine şiar edinmesi hem halk, hem de devlet erkânı arasında gayet güzel bir muhabbet hissi uyandırmış ve Anadolu’nun dört bir tarafından gelen gazilerin, dervişlerin, âlimlerin, diğer yörelerdeki Türkmenlerin onun sancağı altında toplanmasına sebep olmuştur.

Ertuğrul Gazi’nin siyasi ve askeri dehası, cesareti, yiğitliği, zekâsı ve aksiyonunun bir sonucu olarak, XIII.asrın ortalarında Karacahisar ve Söğüt fethedildi. Selçuklu Sultanı I.Alâeddin Keykubat, bu fetihlerin sonucunda mükâfat olarak Domaniç, Söğüt ve çevresini kendisine yurt/mülk olarak verdi. Yazları Domaniç yaylalarında, kışları Söğüt’te geçiren Gazi, Selçuklu Devleti’nin kuzey-batı uç sınırlarını en iyi şekilde koruyup, asayişi temin etti. Domaniç-Söğüt ve çevresine hâkim olduktan sonra, Bizans sınır boylarında bulunan diğer uç beyleriyle birlikte cihad ve gaza ile meşgul olmaya devam etti. Komşu Bizans tekfurlarına (valilerine) karşı kazandığı parlak başarılarından dolayı “gazi” unvanı aldı.

Yöneticiliği döneminde aşiretinin nüfusunun az olmasından dolayı barış merkezli, tedbirli ve ihtiyatlı bir siyaset izledi. Çevresinde bulunan Türkmen beylikleri ve Bizans (İnegöl-Karacahisar-Bilecik) tekfurlarıyla daima iyi geçinip onların durumlarını ve siyasi şartları gayet iyi değerlendirerek başında bulunduğu aşiretini ve idaresi altında yaşayanları sulh ve sükûn içinde yaşattı. Emri altındaki topraklarda yaşayan halk tarafından çok sevilen ve sayılan bir kişiydi. Söğüt’teki Hıristiyan tebaası da Ertuğrul Gazi’yi yürekten seviyor ve sayıyordu. Yurt tuttuğu bölgede huzur ve güveni sağladı.

Ertuğrul Gazi, 1281 senesinde 93 yaşlarında iken Söğüt’te vefat etti. Türbesi Söğüt’tedir. Her yıl eylül ayının 2.haftası pazar günü anma törenleri yapılmaktadır. Oğlu Osman Gazi’ye küçük bir beylik, tecrübeli kumandanlar, iyi bir nam ve fethe müsait bir zemin bırakmıştır.

Hakiki bir Türkmen asilzadesi olup hayatını milletine adamış büyük bir inanç adamıydı. Aşiretin idaresini eline aldığı günden beri daima göç ve mücadele içinde geçti. Cömert, şefkatli, dirayetli, sebatkâr, fedakâr, adil, merhametli, açık yürekli, samimi, sabırlı ve faziletli bir insandı. Hayırseverliği yanında güzel ahlak timsaliydi. Vakarlı, ilkeli ve dürüst idare anlayışı, ileri görüşlülüğü ve etkin devlet adamlığı gibi meziyetleriyle kendinden sonraki liderlere örnek olmuştur. Oğlu Osman Gazi´ye yaptığı vasiyeti ile altı asır boyunca ayakta kalacak olan bir devletin idarecilik ruhunun temellerini atmıştır.
Continue Reading...

Farabi Kimdir Felsefesi Nedir

Farabi kimdir? Farabi, Türkistan’ın Farab şehrinde doğmuştur. Ancak Farsça yazmış ve milliyetini kendi eserlerinde belli etmemiştir. Eski zamanlarda bugünkü gibi ulus algısı olmadığından, şehrinin adıyla anıldı. Onun zamanında Türk olmak entellektüel çevrede pek iyi karşılanmıyordu. Bu yüzden Türk olsa da bu gizlenmek durumundadır. Şehirlerde Türk korkusu vardır ve Türkler sadece savaşçılıklarıyla bilinmektedir. Öte yandan İslam ile birlikte Türk ve Fars kültürleri kaynaşmış ve herhangi birinden olmak benzer kültürel köklere sahip olmak anlamına gelmiştir.

FARABİ KİMDİR

Kısaca hayatını anlatalım. Ebu Nasır Muhammed bin Muhammed bin Tarkan bin Uzlug El-Farabi, (879-950) Bugün Kazakistan’da kalan Farab şehrinde doğdu. Aristo’nun ve yeni platoncuları okumak için Suriyeli çevirmenleri ziyaret etti. Aristo felsefesine odaklandı ve “ikinci aristo” olarak tanındı. Doğa bilimleri ve felsefe tarihi alanında yaklaşık 100 eser yazdı.“Namuslu Şehrin Yerlilerinin Görüşleri”(Erdemli Devlet) adlı çalışmasında devletin oluşumu ve toplumsal eşitsizliğin nedenleri gibi önemli sorulara cevap vermeye çalışır. “Cevher”, “Zaman”, “Boşluk”, “Platon ve Aristo Felsefesinin Tekliği” konularında da çalışır. Birçok alanda yazdığı eserlerde metafizik, politik felsefe, mantık, müzik, bilim, ahlak, bilgi felsefesi ve ilahiyat yoğunluktadır.
Kendisinin Türkçedeki önemi, eski dönemde klasik “filozof” olarak tanımlanabilecek tek Türk olabileceği kanısıdır. Her ne kadar dayanaklar mevcut ise de Türk diye adlandıramıyoruz. Emperyalizm sağ olsun, bizi az ötemizdeki insanlardan milliyet bahanesiyle ayırmıştır. İç içe olduğumuz ve siyasi sınırlar hariç pek az farkımız bulunan insanlardan uzaklaşmışız. Farabi de böyle bir insandı. Doğunun adamıydı. Çok gezdi, göçtü. Diğer Türk addedilmiş isimlerdense daha gerçekçi bir Türk idi. İkinci Aristo benzetmesi önemlidir. Aristo gibi birçok alanda sistematik çalışma yürütmüştür. Doğu müziğinin en büyük dayanağı olan Büyük Müzik Kitabı’nda “Kanun”, Ud gibi birçok eseri ilk defa tarif etmiştir. Faziletli Devlet(Erdemli Devlet) adlı eser de doğudaki toplumcu(sosyalist) fikir açısından bir ilktir. Eylemlerde ahlak ve erdemden yola çıkar ve toplumsallığın önemini vurgular.  Ayrıntılı bilgi için: Marmara Üni. Bak.Türk Dünyasındaki yeri
Medinetü’l cahile: Farabi’de, ideal devletin tam zıddı olan erdemsiz toplumdur.  Devlet anlayışında veya siyaset felsefesinde, etikten yola çıkan, ve dolayısıyla İnsanın, tecrit edilmiş bir halde değil, fakat iyi yönetilen bir toplumda başkalarıyla iyi ilişkiler içinde yaşadığı ve doğru yönlendirildiği zaman ancak, erdemli olabileceğini; erdemli olabilmek için, İnsanın iyi düzenlenmiş ve doğru yönlendirilen erdemli toplumlarda yaşama zorunluluğu bulunduğunu söyler.

FELSEFESİNE ÖZET BİR YAKLAŞIM

Farabi’ye göre “Her insan kendini devam ettirmek ve üstün mükemmelliğe ulaşmak için bir çok şeye muhtaç bir yaratışta (fıtrat) varlığa gelmiştir. Onun bu şeylerin hepsini tek başına sağlaması mümkün değildir. Her biri kendisinin özel ihtiyacını karşılayacak bir çok insana muhtaçtır. Farabi’ye göre insan Aristo’da olduğu gibi toplumsal bir varlıktır. Platon’da olduğu gibi toplum,doğal bir sürecin sonucu ortaya çıkan bir birlik değil, bireyleri kendi iradeleri ile “ahlâki bir gaye” yi gerçekleştirmek üzere kurulan zorunlu bir birimdir.[1]
En mükemmel hayata şehirde ulaşılabilir, Farabi, insanın var oluş sebebi ve gayesinin mutluluk olduğunu söyler. Mutluluğun elde ettiği şeyler için birbirine yardım etmeyi amaçlayan bir şehir, erdemli, mükemmel bir şehirdir. (Medine-i Fazıla): insanların mutluluğu elde etmek için birbirlerine yardım eden toplum erdemlidir. Halkı mutluluğu bilmeyen, mutluluktan habersiz olan şehir cahildir. Mutlu ne anlayacak, ne de inanacaklardır.[2]
Farabi’ye göre kalbin vücudu idare etmesi yöneticinin toplumu idare etmesine benzer. Erdemli şehrin yöneticisi herhangi bir insan olamaz. Yönetici yaratılışı ve tabiatı ile uygun olmalıdır. Yönetime yatkınlık, yetenek ve tutumları kazanmış olmalıdır.[3]Yönetici, “insanlığın en üst mertebesinde olan başka bir insanın hükmü ve yönetimi altına girmesi mümkün olmayan…üstün mükemmelliğe ulaşmış…Faal akıl ile bağlantı kuran kimsedir. “Seçkinlerin en seçkinidir” Farabi bu yönetici için “filozof, en yüksek yönetici, hükümdar, kanun koyucu imam” deyimlerini kullanmaktadır. [4]
“Bütün bilimlerin başı olarak eşyalara isim veren, yani cevher kazandıran dilbiliminin olduğunu iddia ediyorum. İkinci bilim gramerdir. O, belirtilen eşyalara nasıl isim verileceğini, konuşma ve sözün nasıl oluşacağını, cevher durumunun ve bu sonuçtan çıkan aksanın nasıl ifade edileceğini öğretir. Üçüncü bilim mantıktır : O, mantık figürlerine göre bilinmeyeni bilmemiz ve neyin gerçek, neyin yalan olduğunu anlamamız sayesinde onlardan yargı çıkarmak için hikâye cümlelerinin nasıl kullanılacağını öğretir. ” Farabi 

KAYNAKÇA

[1] Talip Kabadayı, The Perfect State In Plato And Al–Farabi , Afyon Kocatepe
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2004, s. 237-248.
[2] Mahmut Kaya, Erdemli Devletin Çatısını Kurdu, Dil ve Edebiyat, S.23, Kasım 2010
[3] Demokaan Demirel, Farabi’nin İdeal Devleti: Erdemli Şehir, Niğde Ü.İİBF Dergisi,2014, C.7Sayı 1 s.358-369
[4] Mahmut Kaya, Erdemli Devletin Çatısını Kurdu, Dil ve Edebiyat, S.23, Kasım 2010, s.19
Continue Reading...

Cahit Zarifoğlu kimdir?

Cahit Zarifoğlu, 1940 yılında Ankara´da Maraşlı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babasının memuriyeti dolayısıyla ilk ve orta öğrenimini Siverek, Ankara, Kızılcahamam ve Kahramanmaraş´ta tamamladı.
İNAT EDİP İKİ YIL SINIFTA KALDI
İçe kapanıklığına, dalgınlığına, zeki olmasına karşın alabildiğine inatçıydı. Lise yıllarında arkadaşlarına cebir, geometri dersleri verdi. Fakat bir yıl edebiyat ve cebir derslerinden, iki yıl da yalnız cebir dersinden sınıfta kaldı. İnat etti ve kitapların kapağını açmadı. Edebiyat sınavına girer, hiç bir soruya cevap vermedi. Cebir sınavlarında da aynı tutumu sürdürdü. İşte bu süreçte bir yandan şiir yazarken bir yandan da mahalli gazetelerde çalışmaya başladı.
GÜREŞLE VE PİLOTLUKLA İLGİLENDİ
Yine lise yıllarında güreş sporuna ilgi duydu ve Maraş Güreş Kulübüne kaydoldu. Çok iyi güreş tutan Zarifoğlu, lise son sınıfta pilotluğa merak saldı; Pilot olma sevdasına kapılan Zarifoğlu. Sonunda bir yolunu bulup Türk Kuşu Kampı´na katıldı. Üç ay kurs gördü ve C brövesini aldı. Planörle uçtu ve motorsuz uçak kullanmaya başladı.
OKUL DERGİSİNDE ŞİİRLERİ YAYIMLANDI
Ayrıca lise yıllarında okul dergisi olan "Hamle"de şiirleri yayınlandı sonra da İstanbul´daki edebiyat dergilerinde yayınlanmaya başladı. 1959 yılında Maraş´ta bir yıl vekil öğretmenlik yapan Zarifoğlu, akabinde Maraş Lisesi´ni arkadaşlarından üç yıl gecikmeyle bitirdi ve 1961 yılında İstanbul´a geldi.
ÜNİVERSİTE ÖĞRENİMİ SIRASINDA DA YAZDI
İstanbul Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümüne kaydoldu. Bir yandan üniversite öğreniminin yanı sıra şiir yazmayı da sürdürdü, bir yandan da hayatını sürdürmek için çalışmaya başladı. Yol Dergisi´nde musahhihlik yaptı (1964). Bâb-ı Âli´de Sabah Gazetesi´nde teknik sekreter olarak çalıştı. (1967).
ZARİFOĞLU'NUN KARAKTER ÖZELLİKLERİ
Zarifoğlu´ nun, kendine ait tutkuyla bağlandığı çok şey vardır. İnsanlara kayıtsızlığına, umursamazlığına karşı sevdiklerini de tutku derecesinde sever, bağlanır. Şair, serüvenci, girişimci ve "gezginci" bir ruha sahiptir. Çünkü bu süreçte otostopla Avrupa´nın belli başlı ülkelerini bir uçtan diğer uca gezer, dolaşır; dostlar edinir (1967).
EDEBİYAT DERGİLERİNDE YAZILARI YAYIMLANDI
Şiirlerini Papirüs, Yeni Dergi, Türk Dili ve Soyut gibi edebiyat dergilerinde yayımlar. Nihayet söz konusu edebiyat dergilerinde yayınlanmış olan şiirlerini kitaplaştırmak ister. Borç dert, aç kalma pahasına şiirlerini kitaplaştırır: "İşaret Çocukları"... (1967).
Şair´in, "İşaret Çocukları"yla başlayan şiir serüveni "Yedi Güzel Adam"la sürmüş ve "Menziller" de odaklanmıştır.
1986'DA SON ŞİİR KİTABI ''KORKU VE YAKARIŞ'' YAYIMLANDI
1986´da ise, şairin son şiir kitabı olan "Korku ve Yakarış" yayınlanır. Böylelikle hayatın bütün inceliklerini kuşanmış bir zarif yürek, bir şiirsel yürek olarak Menziller´ den sonra "Korku ve Yakarış" ın şiirini yazmıştır. Yaşamak´ la ölüm arasında korku ve ümidi bir yay gibi geren, gerdikçe daha bir zarifleşen, şiirleşen ve gizemli bir dünyanın fotoğrafını çekmeye başlayan şair, ermiş katmanlarında yol alır. Şair, 1987 yılı başında hastalanır ve 7 Haziran 1987´de hayatını kaybeder.
İŞTE ZARİFOĞLU'NUN KENDİ KALEMİNDEN YAŞAM HİKAYESİ...
"1940'ta Ankara'da doğdum. Rahmetli babam hakimdi. Bu vesile ile çocukluğum Güneydoğu'da geçti. İlkokula Siverek'te başladım. Maraş ve Ankara'da bitirdim. Ortaokula ise Kızılcahamam'da başladım,liseyi Maraş'ta tamamladım. Aslen Maraşlıyım. Ceddimiz 300 yıl kadar önce Kafkasya'dan Maraş'a gelip yerleşmişler."
"KAFKASYA'YI ÇOK SEVİYORUM"
"Bunlar üç kardeşmiş ve içlerinden birinin adı Zarif'miş. İşte bizim aile bu Kafkasyalı Zarif'ten geliyor. Daha çok bu sebeple olacak Kafkasya'yı çok seviyorum. Edebiyata lise yıllarında şiir ve kompozisyonlar yazarak başladım. Usta hikayeci Rasim Özdenören, Şair Erdem Beyazıt, Sair Alaaddin Özdenören ile aynı sıralarda okuduk."
"İSTİKRARLI YÖNÜM, ŞAİRLİĞİM VE YAZARLIĞIMDI"
"Liseden sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman dili ve edebiyatını bitirdim. Öğrenciliğim sırasında çalışmak zorundaydım. Muhtelif gazetelerde sayfa sekreteri olarak çalıştım. Bu yüzden tahsilim biraz ağır aksak ilerledi. Bütün bunlar zarfında vazgeçmediğim,değişmeyen,istikrarlı bir yönüm vardı,o da şairliğim ve yazarlığımdı."
"Bir yerde çok titiz bir insanım,bir bakıma da hiç titiz değilim. Görünüşte bir düzensizlik içindeyim,ama her şey zihnimde benim de şaştığm bir disiplin ve düzen içindedir. Şu masanın halini görüyorsun. Çekmecelerde öyle ama söyleyin bir şey onu gözüm kapalı çıkarayım. Hayatım da öyle bir telaş içinde parçalanmış gibiyim. Ama saati saatine proğramlanmışımdır. Şiiri de ne zaman yazacağımı bilmiyorum. Memur gibi. Durum öyle gerektiriyor."
"SEZAİ KARAKOÇ'TAN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİK"
"Sezai Karakoç ağabeyin yayınladığı Diriliş Dergisi'nde şiirlerim yayınlandı. Ağabeyin sohbetlerinden ve yazdıklarından çok şeyler öğrendik. Her anlamda bizim hocamızdı. Yetişmemizde çok büyük faydası oldu. Sonra Nuri Pakdil ve arkadaşlarının yayınladığı edebiyat dergisinde yazdım. 1976'dan itibaren ise ben, Erdem Beyazıt, Rasim Özdenören, Akif İnan ve Nazif Gürdoğan'nın  kurucuları  olduğu Mavera dergisinde şiirlerim, bir-iki hikayem, senaryo çalışmalarım, günlüklerim ve 'okuyucularla' ismini verdiğimiz sohbetlerim yayınlandı.bir kaç yıldan beri ise roman çalışıyorum. Bunlardan ilki savaş ritimleri 1985'te yayınlandı. Ayrıca çocuk edebiyatı dalında kitaplar yazdım."
Continue Reading...

Taç Mahal’ in hikayesi

Hindistan'ın sembolü, mimari hazine ve büyük bir tutkunun anıtı. 17. yüzyılda Büyük İmparator Şah Cihan tarafından hayatının aşkı Mümtaz Mahal onuruna inşa ettirildi. 
Taç Mahal’ in hikayesi üzücü ve harikulade bir hikayedir. Eğer var olmasaydı, yapılış hikayesini sadece bir masal olarak hayal edecektik.

300 yıl önce, Hindistan’ da Shah Jahan adlı bir imparator yaşardı. Büyük bir aşkla bağlandığı en gözde eşi çok güzel ve akıllıydı, danışmanlığını yapıyordu ve en sadık arkadaşıydı. Adı Mumtazi Mahal’di ve bu kısaltılarak Taç Mahal oldu. Sarayın gururu anlamına gelmekteydi.

1630 yılında imparatorun sevgili eşi öldü. İmparator öylesine üzüldü ki, tahtını bırakmaya karar verdi. Karısına duyduğu sevginin hatırasına dünyada görülmüş en güzel mezarı yaptırmaya karar verdi. 

Hindistan, Türkiye, İran ve Arabistan’dan en iyi sanatçıları ve mimarları çağırdı ve sonunda plan tamamlandı. 20.000 kişinin çalışmasıyla 18 yılın üzerinde bir zaman süresinde tamamlanan Taç Mahal, dünyadaki en muhteşem yapılarından biridir. 29 metre büyüklüğünde 6,7 metre yüksekliğinde bir platform üzerinde yer alır. Minareler, kuleler dört bir tarafından yükselir. Taç Mahal 61 metrelik yüksekliğiyle havada süzülür. Beyaz mermerden yapılmış ve sekiz köşelidir. Ve 12 çeşit yarı değerli taşla çiçekler işlenmiş, ayrıca siyah mermerle Kuran’dan sureler konulmuştur. 

İnşaat malzemeleri Arabistan, Mısır, Tibet ve Hindistan’ın dabulunduğu değişik ülkelerden gelmiştir.
Hükümdar, mezarı, nehrin diğer yakasında ve gümüş bir köprüyle bağlı siyah mermerden inşa etmeyi düşünmüştür. Fakat oğlu daha yapı tamamlanmadan onu, hayatının geri kalanını geçireceği yer olan hapse attırdığı için, sevgili eşinin türbesine sadece uzaktan bakabilmiştir.
Continue Reading...